top of page

Sanat Terapisinin Türkiye’deki Gelişimi ve Benim Yolculuğum

  • Yazarın fotoğrafı: seyda turgut
    seyda turgut
  • 28 Haz
  • 3 dakikada okunur

Bu yazıda, sanat terapisinin Türkiye’deki tarihsel gelişimini, yaşadığı zorlukları, 1999 depremi gibi dönüm noktalarını ve bu yolda SGK tarafından tanınan ilk sanat terapisti olma sürecimden bahsedeceğim.



Sanat terapisi, en basit tanımıyla sanatın yaratıcı gücünü bir ifade aracı olarak kullanan bir terapi biçimidir. Görsel sanatların yanı sıra yazı, müzik, kil, yazın, hareket ve drama gibi teknikler de bu süreçte kullanılabilmektedir.


Türkiye’de Sanat Terapisinin Gelişimi: İlk Kurumsal İz


Sanat terapisine dair ilk resmi adım, 1957 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği bünyesinde kurulan Psikopatolojik Sanat Laboratuvarı ile atıldı.

Dr. Süleyman Velioğlu ve Dr. Kazım Dağyolu öncülüğünde açılan bu laboratuvarda, hastaların resimleri ruhsal yapılarını anlamada bir araç olarak kullanıldı.

Ama bu bir tedavi biçimi değil, gözleme dayalı bir psikopatolojik sanat çalışmasıydı.


Uzun Bir Sessizlik: 1960 –1999


Bu öncü girişime rağmen, sanat terapisi Türkiye’de onlarca yıl boyunca ne akademik ne de klinik düzeyde pek ilerleyemedi. Sanat, terapiyle ilişkilendirilmekten çok “ekstra faaliyet” olarak görülmeye devam etti. Psikoloji eğitimlerinde sanat terapisine dair tek bir satır dahi yoktu. Uygulayıcılar bireysel çabalarla çalışıyor, fakat meslek olarak tanımıyordu. Muhtemelen hala Sanat Terapisi pek kimse tarafından bilinmiyordu bile.



1999 Marmara Depremi, Türkiye’de pek çok açıdan büyük bir kırılma yarattı. Bu felaket, sadece fiziksel değil ruhsal olarak da büyük bir yıkıma sebep oldu.

Depremin ardından ulusal ve uluslararası psikolojik destek ekipleri sahaya girdi. İşte bu noktada sanat terapisi yöntemleri ilk kez travma sonrası müdahale aracı olarak kullanıldı.


Çocuklarla yapılan resim çalışmaları, oyun, dans, beden-ritim ve drama ile desteklenen uygulamalar, sanatın travmayı ifade etmekte ve dönüştürmekte ne kadar güçlü olduğunu gösterdi.


O dönem uygulanan bu sanat temelli çalışmalar, Türkiye’de sanat terapisinin sahadaki ilk etkili kullanım örnekleri olarak kayda geçti.



2000’li yıllarda, sanat terapisi alanında yurtdışında eğitim almış bireyler Türkiye’ye dönmeye ve bu alanda eğitimler, atölyeler düzenlemeye başladılar.

2012 yılında kurulan Sanat Psikoterapileri Derneği (SPD) bu alandaki ilk resmi çatı kurumu oldu. SPD, sanat, müzik, drama ve hareket terapilerinin etik ve bilimsel çerçevede uygulanabilmesi için büyük bir katkı sundu.



Neden Gelişemedi?

• Yasal statü eksikliği: Meslek tanımı yapılmamıştı.

• Eğitim boşluğu: Üniversitelerde bölüm ve kadro yoktu.

• Toplumsal farkındalık zayıftı: Sanat hâlâ bir “lüks” ya da “hobi” olarak görülüyordu.

• Sağlık sistemine entegre değildi: Hastanelerde sanat terapistine yer yoktu.


Her şeyden önemlisi; hala yeterince bilinmiyordu.


Bu yıllarda psikiyatride sanatın terapötik etkilerine dair bireysel girişimler başladı. Özellikle Prof. Dr. Nurhan Eren, sanatla tedaviye öncülük eden isimlerden biri oldu.

İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda görev yaptığı yıllarda psikoterapi teknikleri ve farklı sanat yöntemlerini birleştirerek, sanat ve ruh sağlığı arasındaki ilişkiyi hem kuramsal hem de uygulamalı olarak ele aldı. Sanatı, psikiyatri pratiğine entegre etme çabası, Türkiye’de sanat terapisi anlayışının tohumlarını atan adımlardan biridir. Hala İstanbul Tıp Fakültesi Sosyal Psikiyatri Servisinde 2 yıl süreli Ruhsal Bozukluklarda Sanat Psikoterapisi ve Rehabilitasyon eğitimi verilmektedir. Pek çok farklı eğitmenin yer aldığı kapsamlı ve nitelikli bir eğitim olarak Prof. Dr. Nurhan Eren koordinatörlüğünde sürdürülmektedir.


Yine de hala Türkiye koşullarında bir yüksek lisans eğitimi bulunmamakta ve sanat terapisi suistimal edilmeye açık bir alan olarak ülkemizde yeni yeni filizlenmektedir. Son günlerde özellikle de sosyal medya etkisiyle bu alan duyulmakta ve yaygınlaşmakta ve -aslında pek çok alanda olduğu gibi- sanat terapisine dair pek çok şey yanlış bilinmektedir. Üstelik pek çok kurum veya kişi tarafından sanat terapisti uygulayabilme vaadiyle niteliksiz sertifika eğitimleri verilmektedir. Bunlar, katılan kişilere bir yetkinlik kazandırmamakla beraber, yalnızca bu alandaki zorlukları pekiştirmekte ve yenilerini eklemektedir.

Meslek Tanımı ve yasal düzenlemelere tam olarak bu noktada ihtiyaç olmaktadır.


💫 Benim yolculuğum


Yıllarca sanatla iç içe oldum fakat uzun süre sanatın iyileştirici tarafından haberdar değildim. Öğrencilik yıllarımda katıldığım bir "Art Therapy" konferansı hayatımı değiştirdi. Tam olarak hayatımı anlamlı kılacak arayışı bulduğumu hissettim sanat terapisi ile tanıştığımda. Büyük bir boşluk tamamlandı ama pek kolay olmadı tabi... 12 yıl boyunca uğraştım. Yüksek lisansımı Psikoloji alanında yaparak temel oluşturdum önce. Eğitimler aldım farklı kişi ve kurumlardan. Sonra sanat terapisi alanında atölyeler düzenledim, eğitimler almaya devam ettim, farklı hasta gruplarıyla çalıştım.


12 yılın sonunda (!) bir vakıf hastanesinin psikiyatri kliniğinde çalışmaya başladım.


Ama her çalışmamda şunu hissettim:


“Yaptığımız şey etkili ve dönüştürücü, çok güçlü bir araç; ama sistemde görünmeziz.”


İşte bu görünmezliği kırmak için başvurdum. SGK’ya, İŞKUR’a mesleğimi tanımlamaları için dilekçe verdim.


Uzun bir uğraştan sonra…


2025 yılı itibariyle, “Sanat Terapisti” unvanı önce İŞKUR ve sonra SGK sistemine eklendi.

→ Meslek Kodu: 2269.18


Ve ben, bu meslek koduyla sigortalanan Türkiye’nin ilk sanat terapisti oldum.


Bu, bir mesleğin görünür olması, genç sanat terapistlerinin yasal zeminde çalışabilmesi ve sanatla iyileşmenin hak ettiği yere ulaşması için önemli bir eşikti.



Sanat terapisi bir gün umarım Türkiye'de de hak ettiği yerde olacak. Psikiyatri servislerinde, rehabilitasyon merkezlerinde, okullarda, afet bölgelerinde sanat terapistleri görev alacak.


Ben bu yolda yalnız değilim. Hepimiz birer adım atıyoruz. Benim adım, bu yolun kayıtlı ilk izi oldu.


Bundan sonra da Sanat Psikoterapileri Derneği üyeleri ve bu alana emek veren Sanat Terapisi Uygulayıcıları olarak aynı çatı altında dayanışma ile büyümeye ve gelişmeye devam edeceğiz.



Şeyda Turgut

Türkiye’de SGK tarafından resmi olarak tanınan ilk sanat terapisti.


📌 Not : Bu yazı tarihsel ve kişisel bir belge niteliğindedir. Lütfen alıntılarken kaynak belirtiniz.



 
 
 

Comments


© 2023 SANAT OKULU tarafından. Wix.com ile gururla oluşturuldu

Tel: 123-456-7890 |  Faks: 123-456-7890

bottom of page